TEREKEMELER
  FIKRALAR
 

 

POLİS VE SUÇLU
Adamın birini, gece vakti trafik polisi çevirir. ceza yazacak ya sorar ;
- Beyefendi ruhsatınız lütfen !
- Buyrun Memur Bey .
- Alkol ?!
- Yok Memur Bey .
- Kemer takılımıydı ?!
- Evet Memur Bey .
- İlk yardım çantanız ?!
- Burda Memur  Bey .
  Bakmış olacagı yok memur ;
- Mezdeke kasetin varmi ?!
- Var Memur Bey .
- Koy kaseti !
- Tamam Memur Bey .
- Çal parçayı !!
- Çalıyorum memur Bey ??...
- Ben oynarken sen paraları  yapıştıryorsun !!
- Olur memur bey.
Nihat DEMİREL


BEDAVA
Uyanığın biri etrafa göz gezdirirken, gözü lokantada bir tabelaya takılmış. Tabelada; ye iç bedava, hesabını torunun ödesin yazıyomuş. 
--Uyanık dalmış içeri, yemiş içmiş, yan masayada ısmarlamış. Tam kalkarken garson önüne hesabı uzatmış. 
--Uyanık: tabelada ye iç bedava yazıyor  kardeşim demiş. 
--Garson ; başka ne yazıyor? iyi oku demiş ?
--Uyanık: hesabı torunun ödesin'de  yazıyor demiş. 
--Garson: Aferim şimdi anladın, bu senin dedenin hesabıdır.Sende onun tornusun, öde şimdi hesabı.
Nihat DEMİREL

SİZİN DUA KAVUŞUYORDA BENİM KÜFÜR NEDEN KAVUŞMUYOR
Lazın alacağı olan adam, borcunu ödeyemeden ölür. Bizim laz alacağını alamadığı için son derece kızgındır. Kızgınlığını belirtmek için her nereye gitse ölen adama küfür etmektedir. Bunu duyan arkadaşları laza:  "Uşağum ayıpdur daa. Niye küfür edeysun? Nasıl olsa küfürün ulaşmayı." 
--Laz biraz düşündükten sonra; "Ula ha böle siz ölenin arkasundan Fatiha okursunuz ulaşayı da, ha penum küfür neden ulaşmayı? Söyleyin pakayım.?...
Nihat DEMİREL

RİZENİN KURTULUŞU
          Rizeliler sohbet esnasında  "Arkadaşlar; her yerin bir kurtuluşu var, millet  kurtuluş bayramı yapıyor.Bizim rizenin kurtuluşu yok, böyle olmaz bir gazi bulalımda bize rizenin kurtuluşunu anlatsın", bizde bayram yapalım demişler. Garnizon komutanı,vali, emniyet müdürü  ve bürokratlar davet edilmiş. Rizeli gazi ,kürsüye alkışlarla çıkmış. Başlamış konuşmaya.
       "O günler çok zor günlerdi uşağum .Hava barut kokayi. Düşman ha böle karşıdan geleyi,  onların elinde var top tüfek, bizde var balta kürek ,siperden kafayı çıkarayruk, düşmana pakayruk. Düşman bir geleyi, bir geleyi, biz arkamıza pakmadan ,bir kaçayruk, pir kaçayruk"
Nihat DEMİREL

KARADENİZLİ 
       Karadenizden asil bir bey, hemşerilerinin bağırarak konuşmasından ve vurdum kırdım gibi ,kuru sıkı  laflarından bıkmıştır: Türkiyenin neresine gitse bu tür insanlarla karşılaşmış,bunların yüzünden,vatanı terk etme kararını almış ve  çin devletine yerleşmiştir. Karadenizli Bey, parkta otururken yanına topallıyarak bir adam gelmiş ve oturmuş....Bizim karadenizli Bey, ingilizce sormuş? 
----Beyefendi nerelisiniz?...
----Topal laz  bağırarak;  Ha penmuuuu? pen karadenizliyum daaaaa, siz nerelusunuz? der, demez, bizim kara denizli kendi kendine söylenmeye başlamış.Tüüüü allah belanızı versin. Burayadamı gelmişsiniz .Topalınız, çine geldiğine göre, sağlamınız kim bilir dünyanın neresine gitmiştir. 
Nihat DEMİREL
 

HANİ ALKIŞ
Lazın biri,
Kayserililerin olduğu bir uçağa biniyor. 
---Pilot anons yapıyor.; "Uçağımız düşmek üzeredir, gereksiz eşyalarınızı atınız"herkes eşyalarını attıyor.Bir anos daha.
---Pilot ; "Uçağımız düşmek üzere lütfen bütün eşyalarınızı atınız" bütün eşyaları atıyorlar.Bir anos daha geliyor. 
---Pilot ;  "uçağımızın altı düşmek üzeredir, herkes üst tavana  tutunsun " uçağın altı düşüyor. ve son bir anos daha geliyor. 
---Pilot ; "aranızdan bir kişinin atlaması lazım, yoksa uçağımız yere çakılacaktır" diyor. herkesin gözü lazın üstündedir.
---Laz" tamam uşağum, ben atlayrum  hani alkış" daaa?....
Nihat DEMİREL


HIRSIZ VE EŞİ

 Hırsızın biri, gece çaldıgı malları pazara satmak için götürür. Daha malı satamadan ,bütün malı başka bir hırsıza çaldırır. pazarı arar, tarar malları bulamaz. çaresiz evin yolunu tutar. eve üzgün dönen kocaya, karısı sorar?bügün moralin bozuk hayırdır der ? Kocası bugün kar edemedim hanım . Bütün mallar aldığım fiyata gitti.
Nihat DEMİREL ,


KABAK TARLASI
 Asker eğitim alanında uçak taaruzundan korunmayı öğrenirken, havadan düşman uçakları  gecmeye başlar, komutan emir verir:
-"Donunuzu indirin , yüzüstü yere yatın.  Uçaklar burayı, kabak tarlası zanneder  giderler!" 
Bunun üzerine Temel:"Komutanim, sırt üstü yatsak, hiyar tarlasi zannetseler olmazmi daaa?"
Nihat DEMİREL


BALIKLAR TAZEMİ
Kumkapı'da bir balıkçı bağırıyor:
Bu balık canlı balık.Balığa gel balığa...
Yaşlı bir teyze,yaklaşarak sorar?
Evladım balıkların taze mi?
Canlı balık, abla kıpır kıpır canlı balık....
Evladım balıklar taze mi dedim?
Teyze, canlı diyoruz ya işte!.. 
Aaaa  evladım, ben de canlıyım, ama taze miyim.
Nihat DEMİREL

KABIZLIK NOTU
Bakım evinde  Baarsaklarından problemi olan cocuk, kabızlıktan dolayı  hastadır. Düzenli tedavisi devam etmektedir.Akşam mesayi bitiminde  sağlıkcı , nöbetci memuru bilgilendirir. Çocuğun, kakasının kan ve katılılık oranına göre, tedavi olması gerektiğinden, not tutulması istenir.
 Nöbetci memur notunu tutar,  yanlış anlam  düşüncesiyle, notu sağlıkcıya vermekten vaz geçer, kendisinde hatıra kalır. 
Tutulan not, aynen şöyledir;  
---Ercan seyrek; kakasını yapmıştır, 
---Rengi sarıdır ve katırdır. 
---Kanı yoktur, kokusu çoktur.
Nihat DEMİREL
 

BALKONDAN BAKIYORDU
Karı ve koca tatil günü evde televizyon seyretmekten sıkılmış, yatak odasına geçmeye karar vermişler.... Ama ne mümkün 7   yaşındaki oğlan evde.
- ''Oğlum, hadi biraz sokağa çık, gez, oyna''.
- ''Ihhhhh''. Israr faydasız. Afacanın sokakta gözü yoktur.
- ''Öyleyse, annenle ben odamıza geçelim, sen de balkona git. Etrafta neler olup bitiyor, yuksek sesle bize rapor et''.
Oğlan biraz mızıklanmakla birlikte çaresiz balkona çıkar. Bizimkiler'de yatağa. Ve afacan canlı yayına başlar;
- ''Şu an bizim sitenin otoparkına yabancı bir araç park etti. Şimdi de Aygaz arabası sokağa giriş yaptı. Yaşlı bir kadın markete giriyor.
''.Kısa bir sessizlik...Ve rapora devam;
- ''Yan komşumuz Ahmet Bey amcayla karısı Necla teyze yatak odasında sevişiyorlar''. Yataktakiler şok vaziyette.
Baba sesleniyor;
- ''Oğlum, nereden çıkardın şimdi bunu''..
- ''Hiiiiçç. Küçük kızları Ayşe balkonda dikiliyor'da''..

Nihat DEMİREL

SARIŞINLARA SATIŞIMIZ YOKTUR
Sarışın biri bayan süslenmiş püslenmiş alışverişe çıkmış. Beyaz eşya satan bir dükkana girmiş. Havalı bir şekilde dükkanda gezindikten sonra, kasiyere sormuş?
---Şu 37 Ekran Tv'nin fiyatını nedir?
---Kasiyer; Kusura bakmayın hanımefendi, sarışınlara satışımız yoktur der. Bunun üzerine kadın sinirlenir ve dükkanı terkeder.
Bir hafta sonra kadın saçlarını siyaha boyatır ,koyu bir makyaj yaparak kendini esmerleştirir.
Aynı dükkana yine gelir. Dükkanı yine gezindikten sonra kasiyere sorar;
---Şu 37 ekran Tv yi satın almak istiyorum. Fiyatı nedir acaba?
---Kasiyer; Çok üzgünüm hanfendi , sarışınlara satışımız yoktur.
Kadın çok sinirlenir ve merak ederek kasiyerin kendisini nasıl tanıdığını sorar. 
---Beyefendi bu gelişimde saçımı boyattım, makyajımı değiştirdim ,ama siz beni yine tanıdınız. Nasıl oldu bu?
Kasiyer cevap verir;
---Çok basit hanımefendi, o baktığınız 37 ekran Tv değil. Mikrodalga fırındı,ordan onladım.
Nihat DEMİREL


RAPOR
 Kadının biri birgün doktora gider, Doktor bey ,ben sexe doyamıyorum der. Doktor: o zaman evlen kızım der.
Kadın: iyide doktor Bey, ben zaten evliyim der.
Doktor: o zaman dost tut evladım der.
Kadın: iyide doktor Bey; benim zaten bir dostum var der.
Doktor o zaman bir tane daha tut kızım der.
Kadın : iyide doktor Bey, benim zaten 10 tane dostum var der.
Doktor: Kızım o zamar sen hastasın der.
Kadın :evet doktor bey,bari  bana bi rapor verde, kocam OROSPUSUN demesin.

 

Nihat DEMİREL

 


TEKRAR EDER
Kızın 3 tane talibi varmış ve bir türlü karar veremiyormuş. Birgün arkadaşına gitmiş ve benim 3 tane talibim var karar veremiyorum demiş
Arkadaşı hemen mesleklerini sormuş .Doktor ,telefoncu , öğretmen demiş.Arkadaşı hemen öğretmeni seç demiş
Neden diye sormuş? Doktor devamlı sıradaki gel der, telefoncu sürekli meşgul olur,ama öğretmen anlamadıysan tekrarı sorar der.
Nihat DEMİREL

KAYSERİLİ VE OĞLU
Oğlu Kayseriliden para ister: 
-"Baba 500 bin lira verir misin?" Kayserili : 
-"400 bin mi dedin? Naapcan lan 300 bini. 200 bin neyine yetmiyor. Al sana 100 bin  yeter." der ve çıkartır 50 bin lira verir. 
-"Bunun üzerine oğlu pişkin pişkin güler: 
-"Baba bana zaten 50 bin lira lazımdı" Kayserili : 
-"Bak keratayaaaa, sahte para vermesem kazıklayacaktı beni.
Nihat DEMİREL


POLİTİKA

Politika Nedir?
İşte budur : Çocuk babasına sorar: "Baba politika nedir?"
Baba söyle der: "Bak oğlum, ben eve para getiriyorum, öyleyse ben kapitalistim. 
-Annen parayı yönetir, öyleyse o hükümettir.
-Deden paranın doğru idare edilip edilmediğine dikkat eder, öyleyse o da sendikadır.
-Hizmetçi kız ise isçi sınıfıdır.
-Bizlerin ise tek hedefi vardır, senin rahatlığın. Dolayısıyla sen de halksın ve altında bezi ile yatan küçük kardeşin ise gelecektir.
-Söyle bakalım anlayabildin mi?"Çocuk düşünür ve o gece babasının anlattıklarını düşüneceğini söyler. Gece yarisi cocuk uyanir. Çünkü kücük kardesi altını pisletmistir ve aglamaktadır.
Ne yapacağını bilemeyen çocuk anne ve babasının yatak odasına gider.
Annesi yalniz ve derin bir sekilde uyumaktadir, öyle ki onu uyandiramaz.
Hizmetçi kizin odasina gider. bakar ki babasi hizmetçi kizla yatmaktadir.
Dedesi de pencereden gizlice onlari izlemektedir.
Hepsi öyle mesguldürler ki çocugun orada oldugunu farketmezler bile.Çocuk hiçbir sey yapamadan yatagina geri döner.Ertesi sabah baba çocuga kendince politikanın ne oldugunu anlatmasını ister.
-"Evet" der çocuk, "kapitalizm" işçi sınıfını kötüye kullanıyor... Sendika bunu seyrediyor... Bu arada hükümet uyuyor... Halk ise dikkate alınmıyor... ve gelecek bokun içinde yatıyor!
İşte politika budur.
Nihat DEMİREL


KAHRAMAN ER 

Erler sabah yoklamasındadır. Çavuş içlerinden birine sorar?
- Söyle bakalım nerelisin ?
- Maraşılıyım komutanım..
 Çavuş sinirleniyor ve askere okkalı bir tokat atıyor. Ardından tekrar soruyor?
- Bir daha söyle bakalım nerelisin ?
- Maraşlıyım komutanım..
 Çavuş bu sefer iyice hiddetleniyor ve askere okkalı bir tokat daha atar.   Ardından tekrar sorar ?
- Sana son defa soruyorum, nerelisin ?
- Kahraman maraşlıyım komutanım..
- Ha şmdi oldu der ve  çavuş yanıdakine sorar,
- Oğlum sen nerelisin ?
- Kahraman sinopluyum komutanım ! 

 Nihat DEMİREL

 

 


EVDEKİ PAZAR
Kulakları duymayan bir adam hastanede yatan bir arkadaşını ziyarete gitmek istemiş.Düşünmüş ben ne sorarım, o ne cevap verir, diye.Klasik cevaplara göre konuşmayı tasarlamış, cümlelerini zihninde hazırlamış."Nasılsınız" derim, o da "İyiyim" der.Bende,
"Oooh ne güzel" der, devam ederim.Hastaneye gidip arkadaşının başucuna varmış.
-Nasılsın, iyi misin?
-Ölüyorum.
-Oooh, ooh ne iyi.Ne ilaç veriyorlar?
-Zehir.
-O ilaç çok iyidir.Doktorun kim?
-Azrail.
-Ondan iyi doktor yoktur.
Nihat DEMİREL

SAĞLIK BAKANI VE DELİ
Akil hastenesini gezen saglik bakani bir hastanin yanina yaklasmis. Hasta ona bakmis,
- Yeni mi düstün?..
- Hayir, ben sağlik bakanıyım. Buraya sizleri ziyaret etmek için geldim...
- Heh heh heh, saglik bakanıymış... Bende Napolyon Bonapart, memnun oldum.
Nihat DEMİREL

BEYAZ DOKTOR VE ZENCİNİN BEYAZ BEBEĞİ
Afrika’da zencilerin bulunduğu bir köyde beyaz bir doktor göreve başlamış.Bir süre sonra bir zencinin üçüncü çocuğu beyaz olarak doğmuş. Zenci hemen köyde tek beyaz olan doktordan şüphelenmiş ve doktorun kapısına dayanıp doktora;
“- Ben ve karım zenciyiz, ama son çocuğumuz beyaz.Bu köyde de tek beyaz sensin! Nasıl oluyor bu?” demiş.
Doktor biraz düşündükten sonra zenciye;
“-Karşıdaki keçileri görüyor musun? Dişi olan beyaz, erkek olan beyaz, iki yavrusu da beyaz ama üçüncü yavru siyah.” demiş.
Zenci hemen;
“-Tamam doktor, ben sana bir şey sormamış olayım, sen de keçilerden kimseye bahsetme!” demiş.
Nihat DEMİREL

NAH VARDIR
Temel'in askerlik yaptığı bölükte bir gün Temel'in arkadaşının babası ölür.Komutanları bunu alıştıra alıştıra kim söleyebilecek. diyedüşünürler.
BirdenTemel akılarına gelmiş.Temel'i çağırmışlar. Anlatmışlar durumu.
Temel hemen arkadaşı cemali yanına çağırır
.
---Ula Cemal Senin Amcan Varmudur?
---Vardur.
---Dayin Varmudur?
---Vardur.
---Teyzen Varmudur?
---Vardur.
---Annen Varmudur? 
---Vardur.
---Baban Varmudur?
---Vardur.
---Nah Vardur!
Nihat DEMİREL


TEYZESİYİM 
Çekici genç bir kadın,çok zayıf bir bebeği doktora kontrole götürür.
--- Doktor bebeğe bakar;Bu çocuk iyi gıda almıyor,der ve kadına dönerek;lütfen soyununuz diye rica eder.Soyunan kadının, göğüslerini iyice kontrol eden doktor;
---Düşündüğüm gibiymiş hanımefendi der, sizin hiç sütünüz yokki
---Kadın:Tabiki olmaz doktor bey der."Çünkü ben çocuğun teyzesiyim.
Nihat DEMİREL

KÖR TOPAL SAĞIR
Kumarın yasak olduğu devirde, bir kör, bir topal, bir sağır ve bir de sağlam vatandaş gizlice kumaroynamaya  başlarlar.
--Sağır olan arkadaşlarına dönüp: “Bir dakika arkadaşlar. Susun, bir ses duydum”
--Hemen kör el yordamıyla pencereyi bulur ve dışarıya bakarak: “ Arkadaşlar, basıldık. geliyorlar, geliyorlar toplanın”
” Topal eyvah arkadaşlar: “Öyle ise kalkın kaçalım, yoksa bizi yakalıyacaklar”
Nihat DEMİREL

SOBANIN BORUSU
Fizikci, matematikci, kimyaci, jeolog ve antropologdan
olusan bir heyet bir araştırma için arazide
bulunmaktadir.
Birden yağmur bastırır. Hemen yakındakı bir bağ
evine sıgınırlar.
Ev sahibi bunlara bir şey ikram etmek için  evden ayrılır.
Hepsinin dikkati soba uzerinde toplanır.
Soba yerden
1 m kadar yukarıda, altındaki  kutu teneke uzerindedir.
Sobanın niçin boyle kurulmuş olabilecegine dair bir
tartışma başlar.
--Kimyacı: -"Adam sobayı yukselterek aktivasyon enerjisini
düşürmüş,  daha kolay yakmayı amaçlamştır."
--Fizikci : -"Adam sobayi yükselterek konveksiyon yoluyla odanın
daha kısa surede ısınmasını sağlamıştır."
--Jeolog: -"Deprem bölgesi oldugundan, 
sobanin kutu uzerine
yıkılmasını saglayarak, yangını en aza indirmiş olabilir.
--Matematikci: -"Sobayı odanın  merkezine kurmuş, odanın eşit ısınmasını saglamış olabilir."
Antropolog: "Adam ateşe taptığı için, ateşe saygı nedeniyle sobayı
yukarıya kurmuş." diyerek görüşünü bildirmiş.
Bu sırada ev sahibi içeri girmiş ve ona sobanın
yukarda olmasının sebebini sormuşlar. 
---Boru yoktu ondan.
Nihat DEMİREL

DİLSİZ
Dilsizin biri, hemoroit  alanında çok başarılı olduğu söylenen bir doktora gitmiş.
--Doktor dilsize: ’’İşaret diliyle hemen soyun ve hazırlan’’ demiş.
--Dilsiz utana sıkıla soyunmuş.
--Doktor : ’’Şimdi arkanızı bana dogru dönün ve iyice eğilin ’’.
--Dilsiz dönmüş arkasını doktora ve öne dogru iyice egilmiş, en hassas bölgesinde, öylesine bir acı duymuş ki, can acısıyla ’’Aaaaa!’’ diye bağırmış.
--Doktor: ’’Aferim çok güzel oldu’’ demiş. ’’Artık giyinebilirsiniz. "A" demesini öğrendin. Yarında gel, sana  "B" demesini ögretecem ’’.
Nihat DEMİREL


PİSKOLOG VE HASTA
Adamın biri arkadaşıyla karşılaşır, çay kahve sohbet derken, arkadaşı anlatmaya başlar.
--Benim bir sorunum var. Gece rüyamda üç tane güzel kızla beraber oluyorum .sabaha kalkıncada, yorgunluktan ölüyorum, ilk zamanlar çok zevkliydi ama, artık çok yoruluyorum.
Öyle ki eşimi bile ihmal ediyorum, demiş.
--Adam:  Ben bir psikolog tanıyorum ona git ,o senin sorununu çözer demiş.Psikoloğun adını adresini  almış ve gitmiş. Zaman olmuş, iki arkadaş tesadüfen karşılaşmışlar.
--Adam arkadaşına sormuş;  Ne oldu gittin mi dediğim psikoloğa?
Arkadaşı;  Evet gittim gitmez olsaydım. 
--Adam;  Hayırdır ne oldu?
Arkadaşı; Ne olacak senin piskolok hayalimden Üç kızın üçünüde elimden aldı , banada bir kamyon dolusu hiyar verdi, her gece Adana'ya bir kamyon dolusu hiyar taşıyorum.
Nihat DEMİREL

PİSKOLOK VE BERDUŞUN TEDAVİSİ
piskoloğa başvuran adam:
---“Geceleri uyuyamıyorum efendim” demiş, “Sürekli yatağın altında biri var gibi geliyor. Yatağın altına girip orada uyumayı deniyorum. Bu defa da yatağın üstünde biri var gibi geliyor…”
“Hallederiz bu saplantıyı” demiş doktor,
--- “Bana haftada iki kere geleceksiniz. 6 AYLIK bir tedavi sonunda sizi iyileştireceğimi umuyorum.”
--- “Her vizite “100 milyon TL…”
Adam gitmiş, o gidiş… Doktor, tesadüfen, adama sokakta rastlamış:
“Ne oldu, hastalığınız ? ”
--- “2,5 milyon liraya hallettim…”
--- “Nasıl oldu?”
---“Sizden çıktıktan sonra, yolda bir berduşa rastladım:
Sohbet ederken, yanımdaki berduşa hastalığımı anlattım.
---“Karyolanın bacaklarını kes”, dedi. kestim; mesele halloldu…”
Nihat DEMİREL

PENSİLİN
Birgün soğuk algınlığı şikayetiyle doktora giden bir adam, sırası gelince doktorun odasına girer.
--Doktor; Evladım  üzerindekileri çıkar, ben geliyorum’der. Hasta çekingen bir tavırla soyunur ve  doktoru beklemeye başlar. Doktor bir kaç dakika içinde gelir. Elinde  sırt dinleme aleti vardır. Hastaya doğru eğilir ve sırtını dinlemeye başlar. 
-- Doktor; hastasına:  Evladım  sana bir pensilin yapıyım . Penisilin sana dokunurmu acaba? 
--Adam ; apar topar eşyalarını toplar ,panik içinde  arkasına bakmadan kaçar .
 Meğer hasta, pensilini yanlış anlamıştır"
Nihat DEMİREL


BURASI ÇORUM
Çorumlunun çocuğu bunalıma girmiş ve doktora götürmüş.
---Doktor: Çocuğunuzun Boluya gitmesi lazım demiş.
---Adam: Kabul demiş .Ertesi gün oğlunun cebine harçlığını koymuş ve Bolluya göndermiş. 2 hafta sonra oğlundan mektup gelmiş.
---Baba ;burası Bolu, kızlar dolu, paralar bitti, kızlar gitti demiş.
Babası para göndermiş. Çocuk zamparalıkta yemiş bitirmiş. 2 ay sonra çocuk yine para istemiş.Sinirlenen baba almış kalemi başlamış yazmaya.
---Oğlum beni iyi dinle; Burası Çorum, akıllı ol anana korum, paralar bitti anan gitti.
Nihat DEMİREL

 (BU FIKRALAR KARS LEHCESİNE GÖRE YAZILMIŞTIR)

BEN SENİN SÜLALENİ SEVERİM
Kızın biri bi gün almanyadaki babasına; ben birini seviyorum ve onunla evlenmek istiyorum der.Babasıda, tamam kızım  ama bende tanışıyım der. Damat  almanyadan gelir.Kızın babası damat olacak çocuğa şöyle bir bakar çelimsiz zayıfmı zayıf. Damat adayını alır bir markete gider. 1 kg bal,1 kg tere yağı,1kg pekmez, 1kg badem içi, 1kg fıstık ve 1kilo fındık alır ve hesap ödedikten sonra çıkarken, kapının önünde zayıf bi adam sorar? amca bu kadar malzemeyi ne yapacan?adam durumu anlatır bir hafta sonra gerdek gecesi var evladım onun için. Zayıf çelimsiz adam ,kızın babasına dönerek, bey amca sen şurdan 50gr peynir 100grda zeytin al, ben senin sülaleni  hallederim sülaleni.... 
Nihat DEMİREL

 

HAFTAYA  KENDİNE  BAŞKA ADAM BUL
Ot biçim zamanı, imam Cuma namazı kıldıracak. Camide bir imam, bir de müezzinden başkada  kimse yok.  Dini inançlara göre Cuma namazının en az 3-5 kişiyle kılınması gerekiyor. Cuma namazına kimse gelmeyince, imam dışarı çıkar ve o an köy meydanından geçmekte olan, sırtında tırmık, dirgen ve tırpanla ,tarlasına giden köylüye durumu anlatır ve Cuma namazı için ikan eder. Köylü namaza katılır. Namaz bittikten sonra işi yarım kalan köylü hocaya; *“ Hoca haftaya kendine başka  bir adam bul... ben gelmiycem ona göre haberin olsun.
 Nihat DEMİREL 

HANIMINDAN KORKMAYAN VAR MI?
Karslının biri kahveye girer ve oyun oynayanlara hitaben:
---“Beyler bi dakika. Hanımından korkanlar ayağa kağsın.” 
Ani bir gürültü, hayda herkes ayakta. Bir kişi hariç. Kahvenin tamamı hayretler içinde. Soruyu soran adam, oturan adama yaklaşırak; “Abi helal olsun be, delikanlı adammışsın. Harbiden sen hanımından korkmaz mısın?
---”Adam nefes nefesedir ve titreyerek,heyecanı biraz geçtikten sonra:
---"Ya gardaşım öyle bi laf ettin ki, korkudan dizlerimin bağı çözüldü , ayağa bile kalkamadım.
Nihat DEMİREL


YOLCULUK
Bizim karslı şehirlerarası yolculuk yapmaktadır. Otobüs mola verir, karslı ihtiyaçlarını gidermek için, iner. Geri döndüğünde restoranın önünde bir birine benzeyen bir çok araba olduğunu görür. Kendi arabasının hangisi olduğunu şaşırır.Rasgele bir otobüse biner ve yolculara seslenir. Ayyy millet hele bağın men bu arabanın yolcusumuyammı.  
Nihat DEMİREL


GÜNAHI BELİMİ GIRDI
Ölenin hırsız olduğu gerekçesiyle, adamın cenazesine kimse gelmemişti. Mecburen iki oğul babalarını cenazesini, tek başlarına kaldırırlar. Mezarlık yolu biraz yokuştur. Büyük ve uzun boylu olan oğul, yokuşu çıkarken tabutu önde taşıyor. Küçük ve çelimsiz oğulda arkada...
Büyük oğul; Görüyonmu gardaş babam ne hafiftir? Rahmetlinin demekki hiç günahı yokmuş  sanki kuş gibi uçuyor..
Yokuşun alt tarafında bulunan, tabutun arkasındaki küçük ve çelimsiz cocuk, içini  çekerek, sitem eder “Ne uçması abi ! Günahı belimi gırdı, sen ne konuşuyorsun? Onu birde gel bana sor?
Nihat DEMİREL

HEÇ KİMSENİN HABERİ OLMAZ
Bir gün Fransız, İngiliz,Alman, israil, İranlı, Hollandalı ve Türk,iş adamları uçakta  gidiyorlarmış.Uçak İngiltere’nin üzerine geldiğinde, İngiliz şöyle bi aşağıya bakarak lafa girmiş: 
Arkadaşlar,burası benim memleketim İngiltere. Bizim biramız meşhurdur, şahane biralar üretiriz, içmeye doyamazsınız. Fransız dayanamaz lafa başlar: Bizim kızlarımız meşhurdur, öpmepye kıyamazsınız der .Alman içini çekerek: Bakın arkadaşlar; biz öyle arabalar üretirizki, binmeye kıyamazsınız der.. Hollandalı dayanamaz anlatır ; Arkadaşlar,dünyanın en güzel evlerini biz üretiriz. evlerimiz dünyaca meşhurdur der. israilli  bakın arkadaşlar; Biz istihbaratta  mucizeler yaratırız uçan sinekten dahi haberimiz olur der. İranlı ise  şöyle bi göz gezdirerek: bizim de halılarımız ipek ve yumşacıktır,dünyada  asla rakibimiz yoktur der.
Sıra  türke geliyor: Türkiyeden Namık kemal şöyle der: Bizim gençlerimiz çok meşhurdur . Alır Fransız’ın kızını, içer İngiliz’in birasını, atar Almanın arabasına, götürür hollandalının evine, iran halısının üzerinde, loş bir mum ışığında , evirir çevirir güzel bir sever. MOSSADIN  ruhu bile duymaz.
Nihat DEMİREL

CAPAK GÖRÜREM
Yeni evli karslı, bir aşk filmi seyretmek için sinemaya gider. Baş aktör sevgilisine şöyle der; “Aşkım! gözlerimde ne görüyorsun...”
- Aşkımızı görüyorum hayatım der. Film biter, karslı eve doğru yola koyulur. Fakat izlediği filimin o sahnesinden çok etkilenmiştir. Eve gelir... kapıyı genç eşi açar... 
Karslı, filmde izlediği gibi hanımına;  gözlerini süzerek bakar  ve  sorar.? “Aşkım! Gözlerimde ne görüyorsun...?”Kocasının gözlerine iyice bir baktıktan sonar , “çapak görürem ne görecem.” 
Nihat DEMİREL


MEMLEKET HAVASI
Uzun yıllar İstanbul'da bulunan bir Karslı, 36 Kars plakalı bir araba görür. Koşarak arabanın yanına gider ve başlar arabanın lastiğini delmeye. Olayı gören araba sahibi koşarak bizimkinin yanına gelir ve kızar:
-Ne yapıyorsun ola sen?
Bizimki gayet sakin bir şekilde cevap verir:
-Eye ne gızırsan, hasretlenmişem memleketin havasını alıram.
Nihat DEMİREL

KOMUTAN
Komutan dersanede askerlere sırayla soru sorar. Haso evladım vatan nedir? Haso  bilemez  ve susar. otur vatan hayini der. sıra memoya gelir, memo sen söyle bakalım vatan nedir? Vallahi komutanım;  vatan anamızdır der. komutan aferim oğlum der. Bu sefer Ahmede sorar, vatan nedir Ahmet? 
Kmutanın; vallahi billahi vatan memonun anasıdır.
Nihat DEMİREL

BEN NE YAPAYIM

Nadas zamanı , evin küçük çocuğu tarlada çalışan babası, abisi ve diğer ırgatlara  yemek götürmek üzere, eşeğini hazırlar... Tam o zaman komşularını köpeyi ,eşeğe havlar... Eşek ürker ve yemek yere dökülür... Yeniden yemek pişirilir ve aynı eşekle tekrar tarlaya gitmek üzere yola çıkar.
Yemekler gecikmiş, tarlada çalışanlar aç susuz yemeği beklemekteler... Nihayet tarlaya yemekler gelir.... Baba çok kızgın bir halde çocuğun üzerine yürüdüğü sırada, çocuk bir an; “Dur baba  az müsade et anlatayım  ; Farzedelim ki sen bizim eşek... ağabeyimde  Salihlerin itidir.. ağabeyim havladı  sen ürktün, yemekler döküldü, ben ne yapım baba söylermisin ?”
 Nihat DEMİREL 

DAYI AYI OLDUKTAN SONRA
Doğuda, beyler selamlık dediğimiz bir yerde oturur, uzun kış gecelerinde kahve içip, sohbet ederek, soğuk geceleri sıcak ederlerdi.Gene böyle bir günde, aniden kapı çalınır, içeriye yaşlı eli ayağı soğuktan donmuş birisi girer. Hemen mangalın yanına gelir ve üşümüşlüğün vermiş olduğu bir telaşla, mangala öyle bir üflerki, mangaldan yükselen küller, beyleri küle boğar. Mangalın külleriyle ,boğulan  beylerden biri, beyliğin vermiş olduğu nazik bir  ifadeyle:
“Dayı hoş geldin, sorması ayıp sen nerelisin?”
Yaptığı ayıbın farkında olan yaşlı adam: “Bey efendi; dayı ayı olduktan sonra, nereli olduğu neye lazım.” der ve kendisini affettirir.
Nihat DEMİREL


OMUZUMA AT
Doğudan  ağanın biri, hayatında ilk defa Ankara’ya gider. Yolda yürürken atkısı yerde  sürünmektedir. Bunu gören üniversiteli bir genç kibarca:
--“Pardon, Bey amca  atkınız yerede sürünüyor” 
--Ağa hiç istifini bozmadan: “Onu yerden al, amcanın omzuna at ” 
Nihat DEMİREL

BEN BİLİREM GANUN BİLİR
Karsın bir köyünde , gara lele lakabında  biri , tüfeği ile öldürdüğü fareyi gururlanarak ,köy meydanına getirmiştir , köy halkı merakla farenin başına toplanır. Sonra köylülerden biri kalabalığa doğru koşarak gelir, durumu fark ederek fareye yaklaşır. Alaycı bir tavırla; vay beeeee,,, bu aslanı hangi yiğit öldürmüş acaba?" Hemen karşı tarafdan gara lele gururlanarak seslenir "sana ne gardaş ,sen kimsen?hakimsenmi, savcısanmı, yoksa hökmetsenmi?" men bilirim kanun bilir" 
Nihat DEMİREL


KARSLI CEHENNEMDE
Cehenemde; sivaslıları, lazları, karslıları, ayrı ayrı kazanda kaynatıyorlarmış. Birgün sorgu melikeleri  cehenemi denetlemeye gelmiş.Her kazanın başında bir zebani elindede kalın bir sopa bekliyormuş , melike  sormuş : zebaniler neden bekliyorlar  kazanların başında,  görevli başlamış anlatmaya; kazanın içindekiler birbirinin sırtına binip, dışarı kaçıyorlar. zabanilerde elindeki sopayla, kafalarına vuruyor içeri düşüyorlar der. Melike bir bakar karslıların kazanının başında zebani yok. Hemen görevliye sorar karslılara niye zebani koymadınız?  görevli; onlara gerek yok efendim der.   Melike  neden evladım der? görevli ;onlar kazandan çıkanı kendileri aşağıya çekiyor, zabaniye gerek yok efendim der.
Nihat DEMİREL.
 
 
KETE
Karslı  tarlada çalışırken ,işin son günü hanımına; hanım  iyi bir kete pişir yarın işin son günüdür, çayırda  yeriz. Hanımı keteyi pişirir, arabaya koyar ve yola koyulurlar. Ne yazıkki, kete yolda düşmüştür. karslı çok üzülür ,keteyi yolda aramaya başlar.Onu gören köylüsü amca hayırdır ne kaybettin? Oğul, hanım kete yapmıştı, tarlada yiyecektik düşmüş onu arıyorum . Boşver amca bulamazsın,keteyi belkide köpekler  bulmuş yemiştir boşuna arama. Olurmu evladım, keteyi  ya bir kürt bulursa, suya doğrar yerse yazık olmazmı?
Nihat DEMİREL.

OLSUN MEN YENİ DUYDUM
Erzurumlunun biri İstanbul’da bulunan ve daha önce tanıdığı bir arkadaşını dövmeye başlar.
Arkadaşı; “Ya dur gardaş, beni niye dövüyorsun ? der.
Erzurumlu : Sus ola çafir... sen Ermeniymişsen, dedelerimizi çeşmiş dedeleriniz.
Arkadaşı: Eee.. canım  kaç yıl önce olan bir olay deyince
Erzurumlu: Olsun, ben yeni duydum...
Nihat DEMİREL

HELVA
Köyün delikanlıları başsağlığı için gittiği evde, gelenlere helva dağıtılıyordu.  Çok kalabalık olduğu için her nasılsa helva seven bir delikanlıya helva vermeyi unutmuşlar. Delikanlı bir süre yutkunduktan sonra helvayı dağıtan gençlerden birisine bakarak ,söylenir. “elbet  menimde DEDEM   öler, mende sana  helva vermiyecem ,ele yana yana gal, meni kimi..”
 Nihat DEMİREL
 
 
ATAN ÖLSÜN, ATANI SORMADI ,ATATÜRKÜ SORDU ,ATATÜRKÜ. 
Köy ilkokulunun birine, yeni tayin  gelen bir öğretmen ,çocuklarla kurtuluş savaşı konusunu işliyormuş. Öğretmen bir çocuğa sormuş?
-Söyle bakalım atanın tam ismi nedir? -Atam Hacı Halil'dir öğretmenim der. yanındaki çocuk arkadaşını dürter ve derki;
-Ulan manyak,  Hacı Halil'dedeni
sormuyo. Atatürk'ü soruyo,  Atatürk'ü.
Nihat DEMİREL
 

TOY TOY OLUF, SOY SOY OLUFDU   
Çocuk, korku içinde dışarıdan içeriye girer

---Ay lele, ay lele, eşiye çık dalaş oldu der.
Lele dışarı çıkar, birde ne görsün .Kel Hasan kavgada vurulmuş, kanlar içinde yatmaktadır. Lele, Kavgada yaralanan Kel Hasanın, kafasına kül basarak,kanı durdurur ve acele hastahaneye kaldırır.
---Doktor:  bir şeyi yok evladım. iyidir yaşıyor. evine git işine bak der.
Köye dönen lele , jandarmalar tarafından alınır, şahit olarak hakimin huzuruna çıkarılır.                                                                                     
---Hakim:Kavgayı görmüşsün ,anlat evladım der.
 ---Lele anlatmaya başlar : Hekim bey ;Seni meni yaradan allah hak için, damda oturuf aş içirdim. Bizim mırtaza eşikten içeri girdi. Ay lele, ayl ele, eşiye çık dalaş oldu dedi. Eşiye çıktım birde ne görem ,ele yalama yağır, ele yalama yağır, seni, meni, yaradan allah hak için ,ahan bele, bele, diyerek eliyle taşın büyüklüğünü gösterir,ve anlatmaya devam eder.
 Dalaş'a yaklaşdım, birde ne görem. Kel hasanın kellesini gırıflar, al gana buluyuflar. Biraz kül buldum kel hasanın  kellesine goydum. Ganı durdurdum. ondan sora hastahaneye apardım. Doktor kellesini sardı, bunda bişe yok yaşıyır ,sen evine get dedi . Meni evime yolladı.Mende köye geldim. Birde ne görem her keş  işinde gücünde. Sanki ,o köyde dalaş malaş olmuyufdu .Toy, toy oluf, soy,soy,olufdu. 
---Hakim; lelenin konuştuklarından bir şey anlamaz. Başka şahit varmı evladım? birde onu dinliyelem der.           
---Lele olmazmı efendim, tabiki var . Bizim alabaşnan ,garabaşda ahan bele, seni kimi  oturuf küllüyün başında dalaşı seyrederdi. 
---Hakim :Çağır onları evladım, onlarıda dinliyelim der.
---Lele: Olmaz hekim bey onlar gelmezler.
---Hakim:Nasıl gelmezler, evladım? Jandarma gönderip aldırıyım der.
---Lele: Hekim bey;  garabaşnan ,alabaş bizim kapımızın itidir ,onlar konuşmak bilmezler.
---Hakim; Haaa demek  devletin hakimini  garabaşla, alabaşa benzettin he; der ve kararını verir.
Tanığın hakime hakaretine binaen, 5 yıl hapis, 500 milyon para cezası verilmesi, uygun görülmüştür.Terekeme böylece saflığının ve dilinin cezasını çekmiş olur.
Nihat DEMİREL
 
NİYE ÖLMÜRSEN
İstanbul'dan Kars'a hareket eden bir otobüste iki yolcu yan yana oturuyor. Yolculardan birinin hastası var çok düşünceli diğeri ise bu yol nasıl biter diye düşünerek yanındaki yolcuyu konuşturmak ister.
-Kardeş senin adın nedir? diye sorar. Hastası olan
-Mehmet Rıza diye cevap verir. otbüs Gebzeyi geçer yine sorar;
- Kardeş senin adın nedir? Adam cevap verir;
-Mehmet Rıza. Otobüs Adapazarını geçer yine
- Kardeş hakket senin adın neydi? der. Adam kızarak -Mehmet Rıza Mehmet Rıza diye cevap verir.
Düzcede verilen moladan sonra adam yine sorar;
-Ya kardeş senin babanın adı neydi? diye sorar. Bu sefer dahada kızgın bir sesle
-Eye niye ölmür sen. Menim adımı ağlında tuttun kaldı babamın adı. 
Nihat DEMİREL

MENİ TAPAMMAZSAN
Karslının biri eşeği ile şehire iner. Çay, şeker v.s. alır. Köye dönerken yağmura tutulur. Aldığı erzaklar su içinde kalır ve ıslanır. Eşekten inip, bir kayanın dibine girer. O an gök gürler şimşek çakar ve yıldırım düşerek eşeyi öldürür. Karslı çok üzülür ve iki elini açıp, gök yüzüne bakarak: “Aya "ay gözel allah" rahmetini yağdırdın, çayımı,şekerimi ıslattın. Topunu tüfeyiyin attın .eşeğimi öldürdün. İndi de şimşekini çakdırıf, ışığınla menimi arıyırsan ? Heç boşuna arama meni tapammazsan.
Nihat DEMİREL


HAŞIL OlDUNUZ
Kale spor kulübü Sivas'ta ilk maçına çıkar ve 1-0 yenilir. Soyunma odasına başkan rahmetlik Kara Zeynel girer ve kaptan Esko üzülerek;
-Başkanım yarınki maçta bizi gör sahaya çıkıp bulgur gibi kaynayacağız der. bunu duyan başkan biraz sakinleşir.
Ertesi gün maça çıkan takım 3-0 yenilince, başkan maç sonrası sporcularına seslenir;
-Eye be hanı bulgur kimi kaynatacağtınız.Hepiniz haşıl olup kazanın dibine yapıştınız. 
Nihat DEMİREL

ANLIYOR ANLIYOR EŞEK DEĞİLYA!
Karsın  posofilçesinden iki kişi aralarinda çıkan bir anlasmazlık yüzünden mahkememlik olurlar. Mahkemede Hakim birine söz verir. Adam kalkar, başlar derdini anlatmaya.; şöyle oldu böyle oldu derken, her kelimesinin başında anliyersin demi hakim bey,anliyersin demi hakim bey, diye ,defalarca tekrar eder. Öteki davali bu kelimeye sabır edemez, ayağa kalkar söz hakki istemeden adama bagırarak : anliyer anliyer, hekim bey senin gibi eşek degilya salak oğlu salak!!!! 
Nihat DEMİREL

SAPANT YAPACAM
Adamın biri aklını sapanla bozmuş. Nerede bir karış lastik bulsa hemen sapan yapıp evlerin camına taş atıyormuş. Sonunda akıl hastanesine kapatmışlar. Gel zaman git zaman adam bir gün başhekimin odasına  gitmiş :
- Ben artık akıllandım. Beni çıkarın, demiş. Başhekim :
- Peki seni çıkarırsak ne yapacaksın?
- Evleneceğim.
- Evlenince ne yapacaksın?
- Gelini alıp gerdek odasına getireceğim.
- Sonra?
- Önce duvağını sonra gelinliğini çıkaracağım. 
  Doktor heyecanlanmış :
- Sonra, sonra?
- Sonra sutyenini çıkaracağım.
- Eee, sonra?
- Sonra külotunu çıkaracağım.
  Doktor iyice heyecanlanmış artık :
- Anlat, anlat sonra?
- Külotunun lastiğini çıkarıp sapan yapacağım.
Nihat DEMİREL


HARALISAN
Karsta aynı evden iki  kardeş asker olurlar .Dağıtımda tesadüfen aynı birliğe düşen iki kardeş, bir birini tanımazlar.Aynanın karşısında sabah tıraşı olurken, biri sorar?
--Hemşerim nerelisen ?
--Karslıyam.
--Mende  karslıyam.
---Neresindensen?
---Ardosluyam.
---Aya vallah  mende ardostluyam.
---Kimlerdensen
Tezebeyin oğluyam.
-Aya boyyyyy öyün yıkıla ,mende tezebeyin oğluyam,yoksa sen, fakosanmı....!
Nihat DEMİREL


AKIL HASTASI
Kars'ta uzun süre KBB Uzmanı olarak görev yapan Coşkun Şimşekli, bir doktor arkadaşıyla oturuyorlardı, birisi içeri girer. Şimşekli'nin yanındaki doktora yaklaşarak:
-A doktor bey, meni tanıdın mı?
Doktor, biraz süzdükten sonra yanıtlar:
-Tamam tamam hatırladım.
-Doktor bey o zaman bana rütübetti yerlerden uzah dur dediğini de hatırlıyorsun?
-Elbette.
-Tekrar sormaya geldim, indi söyle artık banyo yapabilerem mi?
Nihat DEMİREL

 OKU YEDİK 
 İkinciDünyaSavaşında, iki Yahudi Almanlara esir olmuştur. Bunlardan biri,diğerine,kendilerine ne yapacaklarını sorar. Oda başlar anlatmaya. 2 ihtimal var ,ya bizi öldürürler, yâda esir kampına yollarlar.Öldürürlerse sorun yok,kampa gidersek 2 ihtimal var, ya kurşuna diziliriz, yada gaz odasında öldürülürüz. Kurşuna dizilirsek sorun yok, gaz odasına gidersek 2 ihtimal var, bizden ya sabun yaparlar, yâda kâğıt. Sabun yaparlarsa sorun yok. kâğıt yaparlarsa, 2 ihtimal var. ya gazete kâğıdı oluruz,yâda tuvalet kâğıdı.Gazete kâğıdı olursak, sorun yok.Tuvalet kâğıdı olursak, işte o zaman boku yedik der.
Nihat DEMİREL.

TRAFİK CEZASI
 Trakyalı amca eşğine binip, karayolunda seyretmektedir.
 Bunu gören trafik polisleri, amcaya takılmak isterler ve durdururlar.
-Polis:  Sağa yanaş amca, neden takmadı emniyet kemerini?
-Amca: Canım öyle istedi evlat!
-Polis: Eee bak gördünmü, şimdi ceza keseceyiz.
-Amca: Kes bakalım ne keseceksen kes, gidecem, acele işm var.
-Polis: Peki amca, cezayi sana mi keselim ,eşşeğinemi?..
-Amca: Töbe töbe?
-Polis : Yani cezayi sana kesersek 5 milyon ödüyeceksin, eşeğe kesersek 3 milyon ödüyeceksin.
-Amca: Bana kes o zaman oğul der.
-Polis: Neden sana keseyim amca?
-Amca: Eşşeğin sicili temiz olsun evlat, büyüyünce onu polis yapacağız da.
Nihat
DEMİREL..

 
  Bugün 3 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!